Yüz aldatıcı olabilir ama gözler asla yalan söylemez.
Lice možda vara, ali oči ne.
Hayır, pek değil, çünkü mükemmel bir varlık inananların sadakatini elinde tutmak için yalan söylemez.
Ne... ne baš, jer savršeno biće ne bi trebalo lagati da osigura odanost svojih sljedbenika.
Bazı kötü şeyler yapmış olabilir ama böyle bir konuda yalan söylemez.
Uradila je loše stvari u životu, ali ne bi lagala oko ovoga.
Babam yalan söylemez, ayrıca kin de tutmaz.
Moj otac ne bi lagao, i on nije kivan.
Bir korkak asla yalan söylemez, Bunu çok iyi biliyorum özellikle de kendi can güvenliği için ödeme yapıyorsa.
Kukavica nikada ne laže, znam to dobro posebno kada plaća svoju zaštitu.
Kişilik sahibi normal bir erkek bu konuda yalan söylemez.
Čovjek s normalnim egom ne bi lagao u vezi toga.
Yalan söylemez, uyuşturucu kullanmaz, kimseyi kandırmaz.
On nikada nije rekao laž, a on nikada nije uzeo drogu,, a on nikada nije varao svakoga.
Tennessee yalan söylemez ve hile yapmaz.
Tenesi ne laže i ne manipuliše.
Sakalını kesmiş ve kılık değiştirmiş olsa da gözlerim yalan söylemez!
lako je obrijao bradu i maskirao se moje oči ne lažu!
Çünkü ben bunu yapınca kimse yalan söylemez.
Jer kad ovo radim, ljudi ne lažu.
Kamera asla yalan söylemez, aldattığında bile.
Kamera nikad ne laže čak i kada vara.
Spor yazarları beni sevmiyor, ama rakamlar yalan söylemez.
Sportski kritičari me mrze. Ali moje brojke ne lažu.
Biliyorum, gerçek bir dost bana asla yalan söylemez.
Znam da mi dobar prijatelj nikad ne bi lagao.
Bütün saygımla, Senatör, fotoğraflar yalan söylemez.
Sa dužnim poštovanjem senatore... slike ne lažu.
Mike bu konuda bana yalan söylemez.
Mike mi ne bi lagao o ovome.
Ben onun sadece bir efsane olduğunu sanıyordum, ama kokaçlar asla yalan söylemez.
Mislio sam da je to samo mit ali vrašljač nikad ne laže.
Kaloriler hakkında olmadığı sürece Susie Mair yalan söylemez.
Susie Mair ne bi lagala! Ne, osima ako je riječ o kalorijama!
Bay Wilson, Ethan bana asla yalan söylemez.
Da. Gospodine Wilson, Ethan me nikad nije slagao.
Chloe eğer zor durumda değilse bana asla yalan söylemez.
Chloe me nikada ne bi lagala da nije bila u zamci.
Bana bin bir çeşit sıkıntı ve sorun çıkartabilir ama yalan söylemez.
Naljutiće me i povrediti na sto različitih načina, ali me ne laže.
Derler ki sayılar yalan söylemez,...ve para konuşur.
Kažu da brojevi ne lažu i novac priča.
Kaptan Okita asla bize yalan söylemez!
Kapetan Okita to ne bi uradio.
Dünya'nın geleceği konusunda hissettikleri için asla yalan söylemez.
On ne bi lagao o svojim osjećajima prema Zemlji.
Hesaplamayı yeniden kontrol ederim ama sayılar yalan söylemez Penny.
Mogu provjeriti izračun, ali brojevi ne lažu.
Yani keş birinin sözlerine inanıyorsun, çünkü keşler, asla yalan söylemez.
Vjeruješ riječi narkića jer oni nikad ne lažu.
Kredi kartına göre, hesap özetleri yalan söylemez günlük kafein ihtiyacını karşılamak üzere yolda olmalı.
Ako pretpostavimo da njegov izvještaj o kreditnoj kartici ne laže trebao bi ići na svoju dnevnu dozu kofeina.
Arkadaşlarım bana yalan söylemez. Kurallarımı yıkmaz ve benim olan şeyi benden çalmaya çalışmazlar.
Prijatelji me ne lažu, i ne krše moja pravila, i ne kradu ono što je moje.
Ama göz çukuru asla yalan söylemez.
Ali koštani greben ispod obrva ne laže.
Sana söylemiştim, kralımız bize asla yalan söylemez.
Rekoh ti. Naš nam kralj nikad ne bi lagao.
Hayır, Jimmy o konuda asla yalan söylemez.
Ne, Jimmy nikad ne bi lagao o tome.
Ey müşfik ve mübarek Han, Yi Çing asla yalan söylemez.
Vaš Većina Benevolent i Sveti Khan, I Ching govori ne laži.
Sen kendi ağzınla "kızım yalan söylemez" demişsin.
I sam si rekao ta tvoja kćer nikada ne laže.
Aaron asla yalan söylemez Bay Gordon.
Aaron nikad ne laže, gdine. Gordon.
Yetenekli ve onurlu bir büyücü başka bir büyücüye yalan söylemez.
Jedan talentirani i časno mage nikada ne bi ležati u drugu.
Ve eğer Kendra o kadar iyi bir kızsa o üniformayı giyen birine asla yalan söylemez.
I ako je Kendra tako dobra djevojka neće lagati nekome u unifromi.
Evet, bu bebekler asla yalan söylemez.
Da, ove stvari nikad ne lažu.
Ben de öyle düşünmüştüm, ama çözümcü biri yalan söylemez.
Uvijek sam mislio isto o njoj, ali iscjelitelj neće lagati.
Soğurma tabakaları, frekans bağlantıları yankılanan işlemciler, sonuçlar yalan söylemez.
Ploče za upijanje, okovi frekvencija, jedinice rezonantnih procesora... Rezultati ne lažu, savršene su.
Şunu biliyorum ki benim çocuklarım yalan söylemez, bu yüzden bir sinir bilimcisi olarak düşündüm ki, şunu açıklayabiliyor olmam önemliydi; nasıl birbiri ile tutarsız gerçekler söyleyebiliyorlar.
Slučajno znam da moja djeca ne lažu pa mi je zato, kao neuroznanstveniku, bilo važno dokazati kako su obje nedosljedno govorile istinu.
‹‹İsrailin yüce Tanrısı yalan söylemez, düşüncesini de değiştirmez. Çünkü O insan değil ki, düşüncesini değiştirsin.››
Ipak, Slava Izraelova ne laže i ne kaje se, jer nije čovjek da bi se kajao.
Güvenilir tanık yalan söylemez, Yalancı tanıksa yalan solur.
Istinit svjedok ne laže, a krivi svjedok širi laž.
1.4503219127655s
Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!
Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?